Yaşamak yorduğun da,anlaşılmadığında araya bir ayraç koyup dinlenmeli biraz..
26 Nisan 2012 Perşembe
17 AĞUSTOS Depremi Ertesileri..
17 Ağustos gecesi meydana gelen can alarak canlar yakan depremi yukarıda iki ayrı bakış açısıyla okuduk.Okumak,o şiddetle meydana gelen acıyı yüklenmemize ortam hazırlamasa da taşınan yüklere yardımcı olmamıza engel değil.Yan şehrimizde binası üzerine yıkılan insanlar akrabamız değil diye duyarsız kalmak hangi fıtrata sığar.Emziği ağzından düşmüş bebeği avutacak annesi yoksa yanında biz nasıl çatımızın altında uyuyabiliriz..
Ayrı gazetelerde yayınlanan her okuduğumuzda yüreğimizde volkan etkisi yapan bu haberi,iki ayrı kalemden döküldüğünü anlayabiliyoruz.Bu haberleri 5 temel soru çerçevesinde incelemek gerekirse:
1)Bu haberler kim tarafından oluşturulmuştur?
Bu haberi oluşturmak için fotoğraflardan,kelimelerden yararlanılmıştır.Foto muhabirleri deprem akabinde olay yerinde gözlem yaparak gördüklerini fotoğraflandırmışlardır.Onların yanı sıra muhabirler,gazete yazarları olay hakkındaki tüm verileri toplayıp ortaya haberin çıkmasını sağlamışlardır.
2)Dikkat çekmek için hangi teknikler kullanılmış?
Öncelikle gazeteyi elimize aldığımızda habere dikkat çekmek için;iri puntolu,koyu renkli yazılar kullanılmıştır.Bunun yanı sıra Sabah gazetesinde;yaşanan olayı kelimelerle hissettirmek için başlık kısmında farklı bir yazı stili kullanılmıştır.Böyle önemli bir haberi tüm herkese duyurmak için deprem sabahı haber,gazetenin ilk sayfasına basılmıştır.Dikkatin dağılmasını önlemek ve yazılanların doğruluğunu ispat etmek için ise olayla ilgili fotoğraflara yer verildiğini görüyoruz.
3)Başkaları bu haberi daha farklı nasıl anlamlandırmış olabilir?
Aynı haberi farklı kişilerin farklı bakış açısıyla yazdığını görüyoruz.Sabah gazetesi yazarına baktığımızda;olayın bilimsel olarak ispat edilebilecek boyutlarını yazmış,yorumu geri planda bırakmıştır.Depremin hangi şehirlerde,ne kadar sürdüğü,kaç şiddetinde gerçekleştiği üzerinde durmuştur.Star gazetesi yazarına baktığımızda ise olayın çok farklı boyutlarının üzerine vurgu yaptığını görüyoruz.Sabah gazetesi yazarının yok denecek nitelikteki yorum gücünün aksine Star gazetesi yazarı olaya yorum penceresinden bakmıştır.6.7 şiddetinde gerçekleşen depremi sayısal olarak ifadeyle sınırlandıran Sabah gazetesi'nden farklı olarak Star gazetesi şiddetin etkisinin,sonuçlarının,yaktığı canların üzerinde durmuş.Canı yanan insanların durumuna eşlik edebilmek için,onların durumuyla empati kurmaya yarayacak bir dil kullanmıştır.Yaşanan depremin büyüklüğünün altını çizmek içinde;tarihte önemli bir yer tutan,büyük kayıplar verilen Çanakkale Savaş'ından sonra ikinci kayıp sebebi olduğunu belirtmiştir.
4)Bu haberlerde hangi bakış açıları ön planda tutulmuştur?
Her iki haberde gözlemci bakış açısı hakimdir.Olayı yalnızca gözlemleyerek yazan kişiler tarafından oluşturulmuştur.Bu yüzden her iki gazete de olayın farklı boyutları ele alınmıştır.Sabah gazetesinde depremin sonucunda meydana gelen maddi kayıplar üzerinde durulurken(yanan evler,yıkılan evler..vs.)Star gazetesi ise maddi kayıpları arka plana atmış,manevi çöküşlerin,manevi yıkıntıları ele almış,kalemiyle dertlere ortak olmuştur.
5)Bu haberlerde neler amaçlanmış olabilir?
Her iki haberde amaçlanan;en kısa zamanda,yaşanan bu felaketi tüm herkese duyurmak,gerekeni el birliğiyle yapmayı sağlamaktır.
25 Nisan 2012 Çarşamba
24 Nisan 2012 Salı
Hala anlayamadınız değil mi? Önemli olan haklı ya da haksız olmak değil. Kavganın kazananı yoktur. Ya kaybedersiniz ya da daha çok kaybedersiniz. Önemli olan kalp kırmamak. Önemli olan yargılamadan, karşılıksız sevebilmek ve iyilik edebilmek.Haklı bile olunsa özür dileyecek kadar asil olmak.Bilge olmaktır.Egonuzu kontrol edemediğiniz sürece, o sizi kontrol etmeye devam edecek. Böyle olduğu sürece tüm dünya sizin bile olsa asla mutlu olamazsınız!
5 Nisan 2012 Perşembe
İNTERNETİ DOĞRU KULLANIYOR MUYUZ?
İNTERNET BAĞIMLISI MIYIZ? ÇOCUKLARIMIZ VE GENÇLERİMİZ RİSK ALTINDA MI?
Ülkemizde internet kullanımı, yetişkinler ve özellikle çocuklar arasında
hızla yaygınlaşırken, güvenliği olmayan bir ağın, çocuklarımızı istenmeyen
yönlere itmemesi için, zaman kaybetmeden gerekli yasal düzenlemelerin yapılması
gerekmektedir. Çocuklarınız ister Internet konusunda deneyimsiz isterse birer
bilgisayar kurdu olsunlar, onların büyürken geçtikleri farklı yaşlardaki ve
yaşamlarının çeşitli dönemlerindeki Internet kullanımını yönlendirebilmek
onların sağlıklı gelişimleri açasından çok önemlidir. Bu yüzden öncelikle
ebeveynlerin çok dikkatli ve denetimli olmaları gerekmektedir. İnternetin olumsuz
etkilerini aza indirmek için kamuoyu ve ebeveynler bilinçlendirilmelidir. İnternetin
yararlı bir iletişim aracı halinde kullanılması için özellikle eğitim
kurumlarında bu konular yeniden gözden geçirilmelidir. İnternet kafelerin
sağlıklı mekan olmaları sağlanmalıdır. Bu ortamlarda mutlaka denetim olmalıdır.
İnternet kafeleri işletenlerin olabilecek olası problemlere karşı oldukça duyarlı olmaları gerekmektedir. Bu
ortamlar Sadece kar amacı güden bir ticari kuruluş olmamalıdır. Bu işletme
sahiplerinin özellikle çocuklarımıza yönelik doğru ve etkili disiplinleri
kullanacak, onları yanlış davranışlara karşı olumlu bir şekilde uyaracak,
sağlıklı ve bilinçli gençlerin çoğalmasına yardımcı olabilecek düzeyde eğitimli
kişilerin olması önemlidir. Ailelerin çocuklarının internet
kullanımlarını bilinçli bir şekilde takip etmeleri onların sağlıklı birey
olarak gelişimleri için oldukça önemlidir. Bu durum aynı zamanda ailelerinde bu
çağ mucizesi internet hakkında oldukça bilinçli olmalarını gerektirir. Aksi
takdirde internet başında gereksiz fazla zaman geçirme hem fiziksel hem de
ruhsal bir takım olumsuz etkilere sebep olacaktır. Eğer çocuklarımız
eğitim(okul, çocuk esirgeme ve sosyal hizmetler kurumu, v.s. gibi) ortamlarında
da internet imkanı buluyorlarsa aynı derece de sorumluklar eğitimcilere,
yöneticilere, devlete ve yine ebeveynlere kalmaktadır. İnterneti kötü amaçlarla
kullanan kişilerin insanlar ve özellikle çocuklar üzerinde yol açtığı tahribat,
son yıllarda, bir dizi araştırmanın da konusu olmuştur. Bir internet kullanıcısı
olarak bize düşen en büyük görev ise bilinçli bir kullanıcı olmak.Ölçüyü kaçırmamak gerekiyor, internette
gezinmek çok güzel ancak bağımlısı olmak ise çok zararlı. Bu da internetin
faydalı yönlerinin yanında zararlı yan etkilerinin olabildiğini göstermektedir.
Toplum olarak interneti doğru kullanma bilincimiz mutlaka oluşmalıdır. Aksi
takdirde çocuklarımız olumsuz cinsel bilgiler, şiddet davranışları, alkol ve
sigara alışkanlıkları, kumar, sağlıksız beslenme alışkanlıkları gibi
istenilmeyen alışkanlıklar edinebilirler. Özellikle bilgisayar önünde uzun
süreler harcanması gelişim çağında olan çocuklarda duruş ve oturuş
pozisyonlarına bağlı olarak iskelet-kas sisteminde hasarlara, görme
problemlerine, elekromanyetik radyosyon problemlerine, yaratıcı ve zihinsel
gelişim risklerine, dil becerilerinde gerilemeye ve bazı çocuklarda epilepsi
nöbetlerine ayrıca okumaya dayalı
akademik başarıda düşmeye, beyin gelişiminde problemlere sosyal gelişimde
olumsuzluklara da neden olabilmektedir.
KAYNAK
Makalenin tamamına şu adresten ulaşabilirsiniz:http://scholar.google.com.tr/scholar?hl=tr&q=%C4%B0NTERNET%C4%B0+DO%C4%9ERU+KULLANIYOR+MUYUZ
Makalenin tamamına şu adresten ulaşabilirsiniz:http://scholar.google.com.tr/scholar?hl=tr&q=%C4%B0NTERNET%C4%B0+DO%C4%9ERU+KULLANIYOR+MUYUZ
PROBLEM DURUMU:
İNTERNET BAĞIMLILIĞI VE ÇOÇUKLARIMIZIN DOĞRU İNTERNET KULLANIMI
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Bir Bildiriminiz Var!
Yüzünüzün güldüğünü görür gibiyim.Peki ya bir mektubunuz var deseydim..Muhtemelen şaşıracaktınız.Kimden?diyecektiniz.Bu devirde mektup mu kaldı?..Bugüne ait bir iletişim aracı değilmiş gibi cümleler kuracaktınız.Aslında haklısınız.Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz değil mi?.
Bildirim diyorum;çünkü günümüzde en yaygın kullanılan kelimeler arasında.Yüzümüzün gülümsemesine sebep,günümüzün güzel seçmesinde etken.Bir halk otobüsünde dahi "durumumu ... kişi beğenmiş."gibi sırasız,bağımsız ve anlamsız cümlelere şahit olabilirsiniz.Evet evet istemli istemsiz bu cümlelerin patenti bize ait.Odalarında internet bulunan çocuklarımızın,oda dışında da sanal alemi aratmayacak cinsten büyükleri var.Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızı böyle ortamlarda yetiştiriyoruz maalesef.Aslında bir tek onlar değil,farkında olmadan biz de bu girdabın içindeyiz.Bu yüzden internetin gerektiğinde kullanılması gerektiğini öğretemedik.Paralarını kitaphaneler de değil,internet cafelerde harcamalarında,zamanlarını oyun başlarında telef etmelerinde,arkadaşlıkları,dostlukları sanal ortamlarla bağdaştırmalarına sebep olduk sanırım.Günümüzdeki hastalıklardan biri olan "obeziteye" de biz sebep olduk.Kabullenemiyoruz değil mi?Ama hakikat bu.Ders yapıyor bahanesiyle saatlerce bilgisayar başında gözleri şişen çocuklarımız yemek yemeyi unutmasın diye ne bulduysak koyduk önlerine..Arkadaşının var mahrum kalmasın diye erken yaşta tanıştırdık teknolojiyle.Aslında iyi niyetten;yalnızca sonunun buralara dayanacağını bilemedik o kadar.
Peki ya mutlu sona ulaşmak için neler yapmalıyız?
- Internet'e bağlı olan bilgisayarları, açık bir
alanda ve çocukların yatak odalarının dışında tutmak.
-Ebeveynlerin diğer arkadaşları ve etkinlikleri
hakkında konuştukları gibi, çocuklarla çevrimiçi arkadaşları ve etkinlikleri
hakkında konuşmak.
-Çevrimiçi ortamda edindikleri arkadaşlarla asla
gerçek yaşamda buluşmayı kabul etmemeleri konusunda ısrar etmek.
- Çocukların sık ziyaret ettiği Web sitelerini öğrenmek.
Çocukların saldırgan içerik taşıyan siteleri ziyaret etmemesini ya da kişisel
bilgilerini ya da fotoğraflarını kimseye iletmemelerini sağlamak.
-Çocuklarla çevrimiçi kumarı ve olası risklerini
tartışmak. Çevrimiçi kumar oynamalarının yasadışı olduğunu anımsatmak.
En önemlisi de;İnterneti günlük yaşamamızdan uzak tutmalıyız.Özellikle zaman kaybı olan "sosyal ağ"sitelerini.Hem çocuklarımızı,hem geleceğimizi sanallaştırmayalım.!
4 Nisan 2012 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)